Menü Kapat

Yaşamın Sorumluluğunu Üstlenmeliyiz

Yaşamın Sorumluluğunu Üstlenmeliyiz

 

       Yazar Doğan Cüceloğlu, Yaşam başarısının beş temeli var diyor ve bunları şöyle sıralıyor. 
    •    Kendine değer vermek ve yetenekleri tanımak,
    •    Yaşamından, ilişkilerinden ve geleceğinden sorumlu olmak,
    •    Paranın değerini anlamak ve gücünü yönetebilmek, 
    •    Zamanın değerini anlamak ve gücünü yönetebilmek,
    •    İnsan ilişkilerinin değerini anlamak ve gücünü yönetebilmek.

         Eğer üniversiteden mezun olursam mutlu olacağım… Eğer sevdiğim kişiyle evlenirsem mutlu olacağım… Eğer çok para kazanırsam mutlu olacağım…
Bu eğerleri uzatabiliriz. Sizden ricam yazının bu bölümünde lütfen bir an durun ve yaşamınızdaki “eğer” leri düşünün. 

        Filler nasıl eğitiliyor biliyor musunuz? Daha yavruyken, kalın bir zincirle hayvanın bacağı bir direğe bağlanıyor. Önceleri hayvan kaçmaya çalışıyor ama ne kadar uğraşırsa uğraşsın ne zinciri koparabiliyor ne de direği yerinden oynatabiliyor. Fil yavrusu ayağında zincirle büyüyor ve kaçamayacağını kabulleniyor. Özgürlük kavramını yitiriyor. İşte bu noktada ayağındaki zincir çözülüyor ve yerine konulan ince bir halatla birkaç santimetre boyunda tahtadan bir çubuğa bağlanıyor. Fil, bu koşullarda kolaylıkla kaçabilecek olmasına rağmen olduğu yerde kalıyor. Çünkü hâlâ var olduğunu sandığı zincirini asla kıramayacağına inanıyor. 

         Çoğumuzun yaşamı koşullandığımız düşünce, yanlış inanışlarımız ve duygu kalıplarının esaretinde sürüyor. Müthiş yeteneklerimiz, olağanüstü gücümüz var. Evet, ama kullanmadıktan, harekete geçirmedikten sonra ne anlam ifade eder ki? 

         Mutluluk, başkalarının ya da koşulların bize isterse sunduğu, istemezse sunmadığı, altın tepsideki bir yaş pasta değil ki. O bizim içimizde. 

         Kendinizin değerini bilin ve bir şeyleri değiştirmek için şu soruya cevap arayın:

  • Hayattan ne istedim de bana vermedi? 
  • Peki, sebebi ne olabilir? Bedelini ödememek olabilir mi? Bir kez daha düşünün… 
  • Nereye gitmek istediğinizi bilirseniz, istediğiniz yere gidersiniz. 

      Kazanan ve Kaybeden 

 Kazanan: Ağlamak yerine ÇALIŞIR. 
 Kaybeden: Çalışmak yerine AĞLAR. 

 Kazanan: KAFASINI çalıştırır. 
 Kaybeden: ÇENESİNİ çalıştırır 

 Kazanan: Her sorunda bir ÇÖZÜM görür. 
 Kaybeden: Her çözümde bir SORUN görür. 

 Kazanan: Her zaman ÇÖZÜMÜN bir parçasıdır. 
 Kaybeden: Her zaman SORUNUN bir parçasıdır. 

 Kazanan: Her zaman bir PROGRAMI vardır. 
 Kaybeden: Her zaman bir MAZERETİ vardır. 

 Kazanan : "Uzak ama yolu biliyorum" der. 
 Kaybeden : "Yakın ama yolu bilmiyorum" der. 

 Kazanan : "Zor ama mümkün" der. 
 Kaybeden : "Mümkün ama zor" der. 

 Kazanan: Konuşmak yerine YAPAR. 
 Kaybeden: Yapmak yerine KONUŞUR. 

 Kazanan: Yaparım bir şeyler öğrenirim der.
 Kaybeden: Zaten sonuç alamam kendimi zorlamanın bir anlamı yok der.
  

       Paradigmamızı kazanmak üzerine mi kodladık yoksa kaybetmek üzerine mi? Hayattan aldığımız cevap biraz bununla alakalı gibi.

10 Nisan 2014

Mehmet Nuri KAYNAR/ BESAM Başkanı

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir