Yaptığınız İşte Mutlu musunuz?
Herkesin doğarken bir yetenek ve belki de yeteneklerle yaratılmış olduğunu ve bu yeteneğini keşfedip kullanması durumunda mutlu ve başarılı olacağını düşünürüm. Kariyer nedir? Sorusuna vereceğim cevap, mutlu olduğumuz işi yapmak olacaktır. Mutlu bir kariyer için, kendi yeteneğimizin keşfedilmesi gerekiyor. Yıllarca, yeteneğini kullanmak yerine, herkes gibi, herkesin yaptığı mesleklerde, yeteneğini hiç kullanmadan çalışan milyonlarca mutsuz insan var etrafımızda. Çoğunun mutsuzlukları yüzlerine yansıyor.
İlkokul mezunu bile olmayan çoban, 3 kitap yazdı.
Size yeteneğini keşfetmiş bir çobanın hikâyesini anlatacağım. Şanlıurfa’dan Ankara’ya kitap okuyarak yürüyen, ilkokul mezuniyeti bile olmayan çoban şair Ahmet Aslan’ın hikâyesi. Koyun otlatırken bulduğu ilginç taşlardan esinlenerek 3. kitabını yazdı. Ahmet Aslan, 10 yıl önce iş bulamadığı için Şanlıurfa’dan yola çıkıyor ve bir yakınının yaşadığı Konya’nın Cihanbeyli ilçesine geliyor.
Anadolu Ajansı muhabirine yaptığı açıklamada “Burada ne iş yapabilirim” diye düşünürken çobanlığın, ailesinin geçimini sağlayacak parayı kazandırabilecek bir iş olduğunu öğrenip, Gölyazı beldesine bağlı bir köyde işe başlıyor. “2 yıl burada çalıştım, ardından Yeniceoba beldesinde çobanlığa devam ettim. Daha sonra da ailemle beraber Cihanbeyli ilçe merkezine yerleştim” diyerek sözlerine devam ediyor.
Çobanlık yaparken çok boş zamanı olduğunu bunu okuyarak değerlendirmeye başladığını anlatan Aslan’ın, öyküsü şöyle:
“ Ben Şanlıurfa’da ancak ilkokul 3. sınıfa kadar okuyabildim, ilköğretim okulu mezunu bile değilim. Ancak okumak, özellikle de şiir kitapları okumak bende zamanla bir tutkuya dönüştü. Küçük kâğıt parçalarına kendi şiirlerimi yazmaya başlamıştım, bunları da kitap haline getirdim. ’Bütün kuşları alkışlamaya gidiyorum’ isimli bu şiir kitabım, gazetecilerin yaptığı haberin ardından Türkiye gündeminde ses getirdi. Bu hevesle ‘İdil’ isimli ikinci şiir kitabımı da yazdım, bu da ilgi uyandırdı. Son olarak da koyun otlatırken bir gazete parçasındaki şiir haberinden yola çıkarak Bursa’nın Yıldırım ilçesine gittim. Burada yaşadıklarımdan etkilenerek de ’Peron Nilüfer’ isimli öykü kitabımı kısa süre önce yazdım. Bu kitaptaki kısa öykülerin çoğu kendi yaşadıklarım. Bu son kitabında insanı, yaşamı ve çobanlığıyla ilgili ilginç anıları konu edindiğini vurgulayan Ahmet Aslan, 2008 yılında benim yetiştiğim ve ait olduğum kırsal kesim insanına kitabın önemini anlatmak için asıl memleketim olan Şanlıurfa’dan Ankara’ya tam 809 kilometre kitap okuyarak yürüdüm. Bu eylemim de basında geniş yer almıştı” şeklinde anlatıyor.
Aslan, son kitabını yazarken en çok, koyun otlatırken bulduğu, insan ve hayvan yüzlerine çok benzeyen, kendiliğinden doğal etkiyle şekillenmiş ilginç taşlardan esinlendiğini, kitabında bu taşların fotoğraflarına da yer verdiğini belirterek, şöyle devam ediyor:
“ Bu taşlar, İstanbul’da müzesi olan Sunay Akın’ın da dikkatini çekti. Hatta taşlardan 4’ü şu an onun müzesinde bulunuyor. Bu taşlardan toplamaya devam ediyorum, şu an bu ilginç görünümlü taşların sayısı 20’yi aştı. Bu taşlarla bir taş müzesi kurmayı kafama koydum. Binlerce yılda doğal etkiler sonucu şekillenen bu taşlar beni adeta cezp ediyor. Bu işi çok önemsiyorum. Bu taşların sayısı bir müze kurulacak sayıya ulaştığında, bugüne kadar çobanlıktan kazandığım birikimlerle bile olsa ’İlginç Taşlar Müzesi’ adı altında bir müzeyi hayata geçireceğim.” Diyerek sözlerini tamamlıyor.
Herkesin suratını asmadan, oflayıp-puflamadan, tutkuyla yapabileceği iş/işler mutlaka vardır. Yaparken mutlu olduğumuz işi/yeteneği/ilgiyi bulup onunla meşgul olmalıyız. İnsan süresini bile bilmediği dünya hayatında geriye dönüp baktığında tüh-keşke-bir dahaki sefere diyebileceği bir tekrar mümkün olmadığına göre, ömrümüzün neredeyse yarısının geçtiği iş hayatında mutsuz olmamız aslında ömrümüzün yarısının heba olması anlamına gelmektedir. Onun için yaptığımız işlerde mutlu olmamız bu açıdan da hayati önemdedir.
Heba olmayacak bir ömür ve işlerinizde mutluluklar dilerim.