Seçme ve Seçilme Hakkımızı Kullanabiliyormuyuz?
21 Mayıs 2011
Türkiye Büyük Millet Meclisinde 4 yıl görev yapacak Milletvekillerimizi seçmek üzere 12 Haziran 2011 tarihinde oy kullanacağız.
Demokrasilerde seçimler; seçme ve seçilme hakkının kullanılması için yapılmaktadır. Burada iki unsur öne çıkmaktadır. Birinci unsur seçme hakkını kullanarak milletvekillerini oyları ile seçenler, ikinci unsurda Seçilmek üzere aday olan milletvekili adaylarıdır.
Ülkemizdeki seçme hakkının nasıl gerçekleştiğine baktığımızda; Milletin Vekillerini, milletin kendisi belirlenmemekte, Parti yönetim kurullarında bulunan 10-15 yönetici tarafından milletvekili aday listeleri belirlenerek “Yüksek Seçim Kuruluna” verilmektedir.
Vatandaş olarak bizlerin, partiler tarafından hazırlanan listeler üzerinde hiçbir tasarrufumuz bulunmamaktadır. Partiler tarafından seçilen ve oy pusulalarında yer alan milletvekili adaylarından herhangi birini seçmek içinde hiçbir tercih hakkımız da bulunmamaktadır.
Sayın Başkanımızın da aday olduğu İstanbul 1. Bölgede oy kullanacağım. Bu bölgede 30 milletvekili seçilecek ve her partinin 30 adayının yer aldığı listelerdeki adayları tanımadan ve istediğimi seçemeden oy kullanacağım. Sonuçta böyle bir sistemde milletvekillerimizi seçmede, seçme hakkımızı tam olarak yerine getirmiş olmuyoruz.
Yanılmıyorsan 1991 yılında her seçim bölgesi en fazla 5 milletvekili seçilmekte ve partiler tarafından hazırlanan listeler üzerinde seçmenin milletvekilini tercih etme hakkı oldu ve partiler tarafından hazırlanan listelerdeki sıralamalar seçmenin tercihleri sonucu değiştirilmişti. Listenin sonunda gösterilen aday seçmenin tercihi ile seçilebilmişti. Listenin başında yer alan isimleri bir kısmı da seçmenden tercih alamadıklarından seçilememişlerdi.
Daha sonra bu sistem parti yöneticilerinin isteklerini karşılamamış olacak ki değiştirildi. Bu durum da, parti liderlerini “Ben kimi listeye koysan o seçilir” noktasına getirmiştir.
Böyle bir ortamda da Seçilme hakkını kullanıp milletvekili olmak isteyenlerin merkezinde seçmenden ziyade seçici olan parti genel başkanları ve çevresi yer almaktadır. Dolayısıyla Seçilme hakkını kullanmak isteyenler, vatandaşın gönlünde yer edinmek yerine genel başkanın ve çevresinin gönlünde yer edinmeye çalışmaktadırlar.
Böyle bir ortamda yapılan seçim sonucunda, biz seçmenler kendi vekillerimiz seçmek yerine Genel Başkanların belirlediği kişiye oy vererek farkında olmadan Genel Başkanların taraftarlarını Türkiye Büyük Millet Meclisine taşımaktayız.
Bu şekilde oluşan Türkiye Büyük Millet Meclisinde; Milletvekilleri tarafından yapılan yasalar üzerine vatandaşın görüşleri yer almamaktadır. Milletvekilleri Parti Başkanlarının istekleri doğrultusunda yasalar üzerinde çalışmaktadırlar. İktidar partisi milletvekili ise de yürütmeyi (Hükümeti) denetleme görevini de hiç yapamamaktadırlar.
İleri demokrasilerde Yasama, Yürütme ve Yargı ergleri birbirlerinden bağımsız çalışarak kararlarını almaktadırlar. Bu sistemde meclise seçilen milletvekilleri yasama ve denetim görevlerini halk (Millet) adına yapmaktadırlar. Demokratik bir biçimde oluşmayan meclislerin demokratikleşme adına yapabilecekleri bir şey yoktur. Kaldı ki 30 yıldır eleştirdiğimiz ve orasına burasına yama yapıp fakat bir türlü ileri demokrasiye seviyelerine taşıyamadığımız 12 EYLÜL ANAYASASI için halk iradesini ortaya koymak da hayalden ötedir.
Vatandaşlarımızın seçme ve seçilme haklarını tam olarak kullanabilmesi ve Milletin Meclisini gerçek anlamda oluşturulmasını istiyorsak, her şeyden önce siyasi partiler yasasını ve seçim sistemini yeniden yapılması gerekmektedir. Bunun içinde yapılması gerekenler;
• Dar bölge seçim sistemi ile Türkiye’yi 550 seçim bölgesine ayırarak her bölgeden 1 milletvekili seçimi yapmak
• Veya her bölgesinde en fazla 5 milletvekilinin seçilmesi sağlanabilir. Bu sistemle de %20 civarında oy alan görüşler de meclise taşınarak temsilde adalet sağlanabilir.
• Her seçim bölgesinde seçime katılacak partiler, kendi adayların sırasını belirlemek için ön seçim yapmalıdır. Her parti, seçim bölgelerindeki milletvekili aday adaylarını o seçim bölgelerindeki partilerine kayıtlı tüm üyelerinin oyları (Sadece bölgedeki delegelerle değil) ile seçmeli ve bu oylama sonucu dikkate alınarak belirlenen adayların isimleri partiler tarafından Yüksek Seçim Kuruluna vermelidir.
• Seçimlerde tüm vatandaşların istediği milletvekilinin seçilmesi sağlamak için oy pusulalarında tercih seçenekleri bulunmalıdır. Ancak bu sayede halk iradesini güçlü bir biçimde meclise taşınmış oluruz.
• Mecliste yasaların yapılmasında partilerin grup kararı almaları yasaklanmalıdır. Her milletvekili yasa üzerinde seçmeninden aldığı güçle özgür iradesini kullanabilmelidir.
Bilgin AKBAL / Elektrik Yük. Müh.