Milli Eğitim Bakanlığımız Ortaöğretimde 2013 – 2014 eğitim ve öğretim yılından başlamak üzere Genel Liseleri kaldırıp, ilköğretim sonrası yapılacak sınavlarda Anadolu liselerinin tüm kapasiteleri dolana kadar ilk sıralamadan başlamak üzere öğrenci alacak kalanlar meslek liselerine gitmesi için çalışmalara başlanıldığı Milli Eğitim Bakanımız tarafından geçtiğimiz günlerde açıklamıştı.
Bakanımız tarafından yapılan açıklamada 4.067 genel lise, 4.846 sı meslek lisesi olmak üzere toplam (Bu sayının içinde 1.700 ün üzerinde Anadolu Lisesi dahil) 8.913 Resmi ve özel okulda orta öğretim hizmeti verilmekte ve hali hazırdaki genel liselerden 1953 ün 2013 -2014 öğretim yılına kadar Anadolu Lisesine dönüştüreceğini belirtmiştir.
Bu konu üzerinde bir değerlendirme yapmadan önce yaşanmış iki olayı sizlerle paylaşmak istiyorum.
Geçenlerde birlikte master yaptığım arkadaşımla sohbet sırasında söz çocuklarımızın eğitimlerinden açıldı. Arkadaşımın iki oğlu olup büyük oğluilköğretimini İstanbul Erkek Lisesi Vakfına ait Özel İlköğretim Okulunda bitirmiş ve bu eğitimi sırasında çok iyi derece Almanca öğrenmiş, daha sonra da İngilizce öğrensin diye başka bir özel liseye kayıt yaptırmış. İngilizce hazırlık sınıfını ve Lise 1. sınıfı başarı ile geçmiş. Lise 2‘nci sınıfa başlayacağı sırada babasına Ataşehir Güzel Sanatlar Lisesini kazandığını ve orada eğitime başlayacağını, koleje gitmeyeceğini söylemiş.
Arkadaşım “sanki beynimden vuruldum” dedi ve oğluna “oğlum sen ne diyorsun, aklını mı kaybettin, bu Güzel Sanatlar Lisesi de nereden çıktı.” demiş. Oğlu da öğretmenlerinin çizimlerini çok beğendiğini ve böyle bir okuldan kendisine bahsettiklerini, kendisinin de sınavlara girerek Güzel Sanatlar Lisesini iyi derece ile kazandığını söylemiş.
Arkadaşım sen bana şu hocanın ismini ver, birde ben kendisiyle görüşeyim demiş ve hoca ile görüşmesinde “Hocam, bu çocuk Almanca ve İngilizce dillerini tam olarak öğrendi, okuduğu kolejde de çok iyi bir eğitim almakta, bu çocuğun iyi bir mühendislik okuluna devam etmesi varken, bu Güzel Sanatlar Lisesi de nereden çıktı” diye hocaya sitemde bulunmuş. Hoca da arkadaşıma, oğlunun her insanda olmayan Allah vergisi çok güzel çizimlerinin olduğunu ve düşüncelerini de çizimlerine çok güzel yansıttığını söyleyerek, bu çocuğun Güzel Sanatlar alanında eğitim aldığı takdirde bu alanda çok başarılı olacağını söylemiş ve çocuğuna engel olmaması yönünde tavsiyede bulunmuş.
Arkadaşım oğlunun isteğine ikna olarak Güzel Sanatlar Lisesine geçmesine engel olmamış ve oğlu Güzel Sanatlar Lisesini başarı ile bitirerek 2009 yılında bir Vakıf Üniversitesinde eğitim giderleri, okul harçlığı, yurt ve yemek giderleri dahil %100 burs ile Güzel Sanatlar Bölümüne kabul edilmiş. Henüz 1. sınıfta okurken yapmış olduğu çalışmaları gönderdiği dünyanın sayılı müzelerinden olan Fransa/Paris Louvre (Luvr) Müzesi (Dünyaca ünlü bu müzenin 2005 yılı ziyaretçi sayısı 7.3 Milyon) tarafından dünya genelinde güzel sanatlar alanında 10 başarılı öğrenciyi davet ettiği programına okulların tatil olduğu 2010 yılı yaz aylarında 2 haftalığına davet edilmiş, bir taraftan resim yaparken diğer taraftan da yaptığı resimleri sergilemiş.
Ben de ortaokulu bitirdikten sonra bir meslek sahibi olmak için Meslek Lisesine gitmeye karar vermiştim. Çevremizde o zaman popüler olan Elektrik Bölümüne gitmek için Meslek Lisesine ön kayıt yaptırdım. O zamanlar her meslek lisesi alacağı öğrenciler için kendisi bir genel yetenek yazılı sınavı yapmakta ve sınav sırasında öğrenciler eğitim almak istedikleri bölümü 1. tercihten başlayarak bildirmekte idi. Ortaokulda beraber okuduğum bazı arkadaşlarımla bu sınava katılmıştım. Arkadaşlarımdan birinin babasının Topçularda elektrik tesisat ve motor sarma işleri yapan dükkânı vardı. Her yaz babasının yanında çalıştığından tam bir usta olarak yetişmesine ve çok istemesine karşın Elektrik Bölümüne girmesine genel yetenek yazılı sınavındaki puanı yetmediğinden Makine Bölümüne girmişti, bu duruma kendisi ve ailesi çok üzülmüştü. Arkadaşım 1. sınıfı bitirmeden okuldan ayrılmıştı. Daha sonra Elektrik Mesleğini yapabilmek için dışardan meslek kurslarına devam ederek Elektrikçi Yetki Belgesi almıştı.
Teknik Eğitim ile ilgili katıldığım bir toplantıda Meslek Liselerinden mezun olan 3 öğrenciden 1’inin mesleğini yapmakta olduğuna ilişkin bir araştırma sonucunu duyduğumda çok şaşırmıştım. Bu araştırmayı duyduktan sonra benim arkadaşlarımın yaptığı işlere baktığımda şöför, dekorasyon, emlak, matbaa, pazarlama, nalbur, klima ve havalandırma ile devlet memurluğu gibi başka meslekleri yapmakta oldukları gözümün önüne geldi. Tabi buna yukarıda bahsettiğim arkadaşım gibi bu okullara başlayıp da, öğrenim sırasında bölümü sevmeyip ayrılanları da kattığımızda bu oranın daha da aşağılara düşmesi, okullarımızda; gelecek nesillerimizin hayata hazırlanması için gerçekçi bir çalışma yapılmadığını ortaya koymaktadır.
Yukarıda bahsettiğin iki örnekte ve Teknik Eğitim sonrası mesleklerine devam edenlerin sayısının %25 seviyesinden düşük olması, Milli Eğitim Bakanlığımızın bu yeni çalışmalar başlamışken konunun uzmanlarından, Eğitim Vakıflarımızdan, iş dünyası gibi bütün meslek disiplinlerinin görüşlerini alınarak multidisipliner anlayış içinde çalıştaylar yapılmasında büyük faydalar vardır. Bu çalıştaylarda aşağıda sıralamaya çalışacağım konuların ele alınmasında fayda bulunmaktadır.
1-Gençlerimizin, dünya rekabeti içinde etkin yer alması için ilk ve orta öğretim sıralarında en az bir yabancı dili tam olarak öğrenmeleri sağlanmalı,
2-Bakanlığımızın bu dönüşüm sürecinde ortaöğretim içinde mesleki eğitim oranının % 65 hedeflenmesi,
3-Ortaöğretimde sınıf mevcutlarının en çok 30 öğrenci olarak planlanması,
4-Henüz ilköğretimi bitirmiş 14-15 yaşlarındaki çocuklarımızın yapılacak bir sınavla önünde yaşayacağı 50 yılını (Emeklilik yaşı 65 olduğu düşünüldüğünde) etkileyecek sosyal ve psikolojik sorunların yaşayacağı bir süreceğin içine sokulacağı açıktır. Yaşanabilecek olumsuzlukların giderilmesi içinde çeşitli alternatifler üzerinde çalışmalar yapılmalı,
·Veya lise eğitimi sırasında mesleklere yönelik seçmeli derslerle gençlerimizin ilgi alanları ve yetenekleri ortaya çıkarılmalı ve lise sonrası yapılacak sınavlar ile gençlerin ilgi alanları ve yetenekleri ile ülkemizin ihtiyaçları göz önüne alınarak 2 yıllık Meslek Yüksek okullarına veya 4 yıllık Lisans eğitimlerine yönlendirilmeleri,
5- Bilgi çağına girdiğimiz bu dönemde teknolojiler ve bilgiler her gün yenilenmekte olup gençlerimizin bilgiye ulaşma yollarını ve araştırmaya yöneltecek çalışmalar göz önüne alınarak ders işleyişleri yeniden düzenlenmeli, 6- İl Milli Eğitim Müdürlükleri, bölgelerindeki sanayi ve ticaret kuruluşlarının talepleri doğrultusunda Meslek Liselerinde bölümler açmalı,
7-Meslek Liselerindeki ders konularının sektörlerin ihtiyaçları doğrultusunda hazırlanmalı,
8- Eğitimcilerimizin mesleki araştırma ve gelişimi için günümüzün gerektirdiği nitelikleri kazanmaları konusunda eğitim programlar yapılmalıdır.
Başta Eğitim Vakıflarımız olmak üzere, sivil toplum örgütlerimiz, yerel ve genel yönetimlerimiz bu konularda çalışmalar yaparak ülkemizin ihtiyacı olan iyi eğitilmiş gençlerin yetiştirilmesinde çalışmalar yapmalıdır.
Bilgin AKBAL /Elektrik Yük. Müh.