“Mesleki Eğitimin Geleceği”
BESAM (Bilgi Eğitim ve Sosyal Araştırmalar Merkezi) da 05.Haziran.2010 Cumartesi Günü yapılan etkinlikte “Mesleki Eğitimin Geleceği” Konuşuldu. “Gelecekle Randevu” Toplantıları kapsamında Cumartesi günleri 17.30 da Bahçelievler’deki dernek merkezinde gerçekleştirilen toplantıların bu haftaki konuşmacısı İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü, Mesleki Teknik Atama Bölümü Şube Müdürü Erol DEMİR di.
Konuşmasına eğitimin insan hayatındaki öneminden bahsederek başlayan Sayın Erol Demir şunları söyledi:
“Eğitim, hayatın kendisi gibi dinamik, çok bileşeni olan, her türlü toplumsal olaydan etkilenebilen sistematik bir yapıdadır. Dünyanın her yerinde eğitim, “daha iyi nasıl olmalıdır?” noktasında sürekli tartışılmaktadır. Adına küreselleşme dediğimiz aslında emeğin, paranın ve bilginin tüm dünyada serbest dolaşabildiği bir zamandayız.
Her fert, hayatını topluma yük olmadan devam ettirebilmek için severek yapabileceği bir mesleği öğrenmek, çalışmak ve üretmek zorundadır. Öyleyse bir milletin refah içinde yaşayabilmesi ve mutlu olabilmesinin yegâne şartı, tüm fertlerinin bir meslek sahibi olmasıdır. Bireye kendi ihtiyaçlarını satın alabilecek bir gelir sağlamak, işletmeye ihtiyaç duyduğu nitelikli işgücünü temin etmek, topluma ise olumlu katkı sağlayacak fertler kazandırmak gibi “bireyler, işletmeler ve toplumlar açısından çok yönlü işleve sahiptir”
Her fert, hayatını topluma yük olmadan devam ettirebilmek için severek yapabileceği bir mesleği öğrenmek, çalışmak ve üretmek zorundadır. Öyleyse bir milletin refah içinde yaşayabilmesi ve mutlu olabilmesinin yegâne şartı, tüm fertlerinin bir meslek sahibi olmasıdır. Bireye kendi ihtiyaçlarını satın alabilecek bir gelir sağlamak, işletmeye ihtiyaç duyduğu nitelikli işgücünü temin etmek, topluma ise olumlu katkı sağlayacak fertler kazandırmak gibi “bireyler, işletmeler ve toplumlar açısından çok yönlü işleve sahiptir”
Eğitimde daha çok akademik başarı dikkate alınmakta, becerinin/yeteneğin keşfedilmesi, geliştirilmesi ve meslek öğrenilmesi suretiyle üretime yönlendirilmesi göz ardı edildiğinin altını çizen Erol DEMİR sözlerine şöyle devam etti:
“Sadece akademik alanda başarısı düşük öğrencilerin mesleğe yönlendirilmesi çok doğru bir yaklaşım değildir. Üniversiteye giremeyen çok sayıda lise mezunları olduğu gibi üniversiteyi bitirip iş arayan çok sayıda yüksek öğrenimli mevcuttur. Bu sonuç; kişiler için mutsuzluk, devlet için ise büyük bir kayıptır. Ülkemizin var olan genç nüfusunu avantaja dönüştürmek; gençliğimizi bilgiyi, teknolojiyi üretmeye yönlendirmek zorundayız. Bunun için ilköğretim 6. sınıftan itibaren mesleklerin ve bu mesleklerin öğrenilebileceği eğitim kurumlarının öğrencilerle birlikte velilere tanıtılması, gerekli bilgilendirmelerin düzenli rehberlik ve yönlendirme faaliyetleri yoluyla verilmesi gerekmektedir.
Birey için okul hayatı bittiğinde hayat okulu başlamaktadır. Hayatın gerçekleriyle yüzleşecek olan geleceğin yetişkinleri, çocukluk ve gençlik döneminde hayata hazırlanılmalıdır. Herkesi ilgi ve yeteneğine uygun bir meslek, atalarımızın tabiriyle altın bilezik sahibi yapmalıyız. Hayatta herkesin yapabileceği bir meslek vardır. Mesele bunu doğru, zamanında tespit etmek ve bu doğrultuda eğitim vermektir.” dedi.
Mesleki eğitim konusunda sorunların çözümünün, bu işin önemi noktasında tüm paydaşların farkındalığının artırılmasının gerekliliği söyleyen Erol DEMİR, çözüm olarak şunları söyledi: “Kamu-özel sektör ve ilgili tüm sivil toplum örgütleriyle birlikte topyekûn bir seferberlik ilan etmeliyiz. Varolan eylem planlarını gözden geçirerek uygulanabilir hâle getirmeliyiz. Okullaşma oranlarını arttırmak, var olan okullarımızın fiziksel yeterliliklerini yükseltmek, yeni alan ve dalların açılmasını sağlayabilmek için meslek eğitimine daha çok kaynak ayırmalıyız. Eğitimin diğer alanlarına göre daha çok ekonomik kaynak ve yatırım gerektiren meslek eğitimine, ülkenin geleceği olarak bakılmalıdır. Bu konuda hiçbir fedakârlıktan kaçınılmamalıdır.
Meslek eğitimi doğrudan istihdama dönük, işyerinde ve iş ortamında uygulama ağırlıklı yapılmalıdır. İşletme sahipleri, öğrencilere daha çok staj imkânı sağlamalı, staj esnasındaki işbaşındaki eğitim çok ciddiye alınmalıdır. Öğretmenlerimizin de işletmedeki mesleki eğitime öğrencileriyle katılması faydalı olacaktır. Üretenle-öğretenin işbaşında buluşması gerekmektedir. Mesleki eğitim sırasında öğrencilere girişimcilik ruhu da verilmelidir. Bir meslek hakkındaki teorileri bilmek yetmez, bunları başarıyla uygulayabilmek gerekir. Uygulamalar üretime dönüşmeli, kaliteli üretmek, rekabet edebilir düzeyde üretmek, pazarda pay kapabilmek için marka hâline gelmek de gerekiyor.”
Meslek Lisesi mezunlarına yapılan anketlere göre; mezunların çoğunluğunun küçük ve orta ölçekli işletmelerde çalıştığının tespit edildiğini hatırlatan Erol DEMİR, şunları ekledi: “Varolan ya da yeni kurulacak meslek ve teknik eğitim kurumlarımızı mutlaka sektörle irtibatlandırılmalı alan ve dalları işyerlerinin ihtiyacı doğrultusunda açmalıyız. Uygulamalı eğitimin işyerinde yapılabilmesi, istihdama yönelik meslek eğitiminin gerçekleştirilmesine katkı sağlayacaktır. Eğitim ve istihdam birbirinden ayrılmaz iki temel unsurdur. Öğrencilerin meslekleriyle ilgili bilgi, beceri ve mesleki tutum ve iş alışkanlıklarını kazanmalarına, iş ortamına daha fazla katılmalarına fırsat verilmelidir. “Meslek lisesi memleket meselesi” sloganını gerçekten “memleket ve gelecek meselesi” hâline getirip eyleme dönüştürmeliyiz.” Diyerek sözlerini tamamladı.
Konferans sonrası soru ve cevap kısmında söz alan katılımcıların sözlerinden, toplantıya katılanların ağırlıklı olarak eğitimcilerin ve sanayicilerin ilgi gösterdiği şeklindeydi. Konferans sonrası katılımcılara pilav ve ayran ikramı yapıldı.
BESAM (BİLGİ EĞİTİM VE SOSYAL ARAŞTIRMALAR MERKEZİ)