Hitler Benzetmesi ve Polemik
10 Kasım 2010
Geçtiğimiz Mayıs ayı başında çok konuşulan "Hitler ve İnönü" benzetmesi ile çıkan tartışmaları o zamanki CHP Genel Başkanı Sayın Deniz Baykal şu cümlelerle "Nasıl ki İngiltere Başbakanı Churchill, Almanya Devlet Başkanı Hitler'e karşı karada, havada denizde mücadele edeceğiz demişti; biz de bu anayasa değişikliğine karşı Meclis'te, Anayasa Mahkemesi'nde, referandumda mücadele edeceğiz" diyerek başlatmıştı.
Başbakanımız Sayın Tayyip Erdoğan’da buna tepki olarak Sayın Deniz Baykal’ın "Son derece çirkin, son derece münasebetsiz bir benzetme yaparak" Baykal’ın kendini Churchill’e, Hükümeti de Hitler’e benzettiğini ifade ederek, "Eğer illa Hitler’e benzetecek bir siyasi figür arıyorlarsa, kendi genel merkezlerindeki eski genel başkan fotoğraflarına baksınlar. Orada Führer’e özenip, kendisine ’Milli Şef’ dedirtmiş Genel Başkanlarının Hitlervari bıyıklarının altından kendilerine gülümsediğini görecekler" demişti.
Son olarak geçtiğimiz günlerde de; CHP Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu, CHP Gençlik Kolları tarafından Genel Merkezlerinde Cumhuriyet Bayramı nedeniyle düzenlenen toplantıya katılmış. Sayın Kemal Kılıçdaroğlu toplantı öncesinde hazırlanan "AKP Eziyetleri" adlı sergiyi gezmiş ve sergide yer alan resimlerden birinde Başbakan Erdoğan, faşist lider 'Hitler'e benzetilmiş ve resmin altında da "Bir gün gelecek Türklerin daha fazla topraklarını satmadığım için bana kızacaksınız" sözü ve "Adolf Tayyip Hitler" imzası ve maalesef buna benzer birçok resim, karikatürler yer almıştı.
Cumhuriyet Bayramı'na gölge düşüren bu sergiye Başbakanımız Sayın Tayyip Erdoğan’da çok sert bir tepki vermişti. Sonrasında da, o zamanki CHP Parti Sözcüsü ve Genel Başkan Yardımcısı Sayın Hakkı Süha Okay, toplumun saygın kişilerine yönelik mizah adı altında hakaretin yapıldığı sergiyi tasvip etmediklerini ifade ederek, serginin içeriğiyle ilgili bilgilerinin olmadığını, sadece “AKP'nin eziyetleri” başlığından haberdar olduklarını ve sergiyi gezdikten sonra içeriğini gördüklerini anlatarak; Genel Başkan Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'nun sergiye ilişkin rahatsızlığını dile getirdiğini belirtmiş, serginin kaldırılmış olduğunu ve gerekli tavrın konulduğunu belirten bir açıklama yapmışlardır.
Maalesef; son altı ay içinde durmak bilmeden sanki her 24 Nisan’da Türkiye’ye yönelik “soykırım” suçlamalarını çağrıştırır gibi sözlerle birbirimizi suçluyoruz.
Kaldı ki, Atalarımızın Şanlı Türk tarihi boyunca kurmuş oldukları 16 Türk Devletinde görev yapmış liderlerinde ve yönetimde görev almış devlet adamlarında Hitlerin soykırımını görmek mümkün değildir, böyle bir durum da yoktur.
Tarih boyunca Türk Ulusuna bu tür yakıştırmaları yapmak isteyenler; Kurtuluş Savaşı sırasında İstanbul işgal altında iken; Osmanlı Yönetici ve Komutanları bu tür soykırım suçlamaları isnat edilerek Malta’ya sürgüne götürülmüş ve yargılanmaları başta İngilizler ve işbirlikçi devletler tarafından istenmişti. Fakat İşgali yapan ülkeler; kendi arşivlerini, ellerinde bulunan Osmanlı Devlet arşivlerini ve Amerikan arşivlerini taramalarına rağmen Malta’ya sürgüne götürülenleri yargılayacak belge ve bilgiyi bulamamışlar ve yargılamayı yapamamışlardır. Serbest bırakmakta işlerine gelmediğinden, sürgüne götürdükleri insanları yargılamak yerine İngiliz esirlerin takasında kullanmışlardır.
Siyaset; yaşayan liderlerin birbirleriyle olan tartışmaları ve topluma verdikleri mesajları değer taşımaktadır. Bu noktada yaşayan liderler kendileri hakkında çıkan yazılara, söylenenlere, karikatürlere ve resimlere gereken tavırları koyarak hassasiyetlerini ortaya koyabilirler. Gerek gördüklerinde de haklarını, en tabii hakları olan mahkemelerde de arayabilirler.
Fakat asıl problem; son 50-60 yıllık yakın tarihimizde İnönü, Menderes, Bayar, Özal, Türkeş ve Ecevit gibi ebediyete intikal etmiş, tarihe mal olmuş, toplumumuzda insanlarımızın gönüllerine yer etmiş liderlerimizi, kendileri savunma durumunda değilken suçlanmalarıdır. Çünkü bu değerler bugün kendilerini hakkında söylenenlere ne cevap verebilir, ne de mahkemelerde haklarını arayabilirler.
Geçtiğimiz günlerde yapılan MASTÖB kongresinde, Kurucu Genel Başkanımız ve Eski İmar ve İskan Bakanımız Sayın Ahmet Karaaslan’ın bu konuya ilişkin yapmış oldukları konuşmada “Türkiye’nin ve Malatya’nın değerlerini tartışma konusu yapmamalıyız” demişti. Bu konuşmasına gönülden katılmaktayım.
Bazı insanların, bu tür hassas konuları, tartışmaları “POLEMİK” gibi algılama cahaletini ve basiretsizliğini gösteren ifadelerini de kabul etmek hiç mümkün değildir.
Bilgin AKBAL /Elektrik Yük. Müh.