Dünya Enerji Görünümü 2011
22 Aralık 2011
Uluslararası Enerji Ajansı (UEA) tarafından her yıl kasım ayında yayınlanan "Dünya Enerji Görünümü Raporu" ile geleceğe yönelik enerji kaynakları, bölgeler ve sökterler bazında arz-talep dengesi noktasında yapmış oldukları çalışmalar hakkında; dünyanın birçok ülkesinde bilgilendirme toplantılarında sunum yapan UEA Baş Ekonomisti Dr. Fatih Birol; geçtiğimiz ay TMMOB 8. Enerji Sempozyumunda ve Aralık ayı başında da TÜSİAD tarafından düzenlenen toplantılara katılarak, düzenlemiş oldukları rapor hakkında bilgiler vermiştir. Bu çalışmaların geleceğe yönelik senaryolar olduğunu ve bu noktada dünya ülkelerin bir araya gelerek ortak yapacakları çalışmalar olduğunu ve ayrıca her ülkenin kendi enerji stratejilerini doğru yönde kurgulamaları gerektiği üzerinde durmuştur.
Sayın Birol; Enerji konusunda gidişatın pek iyi olmadığı belirterek;
1- Enerjinin arz güvenliği ve sürekliliği,
2- Enerjinin paylaşımı konusunda zengin fakir arasındaki farkın her geçen artması,
3- Küresel ısınma ve iklim değişiklikleri konusunda stratejik sorunların varlığının sürmekte olduğunu, bu konuların üzerinde ciddi çalışmalar yapılması gerekliği üzerinde durmuştur.
Petrol; ulaşım sektöründe yoğun olarak kullanılmakta olduğunu, ülkelere göre kullanılan araç sayısı incelendiğinde her 1000 kişiye Amerika’da 700 araç, Avrupa’da 500 araç, Çin’de 30 araç ve Hindistan’da da 17 araç düşmekte olduğu ve dolayısıyla hızla büyüyen Çin ve diğer gelişmekte olan ülkelerin önümüzdeki 25 yıl içinde petrol talebindeki artışın %95 sini kullanacaklarını ve Ortadoğu ülkelerinin dışındaki ülkelerin üretimlerinde düşüşlerin olması, Arap baharı ile bu ülkelerde politika değişiklikleri, petrolün çıkarılması-işlenmesi ve pazarlara ulaşımında politik ve ekonomik sebepler dolayısıyla petrol fiyatlarında çok oynaklığının yanı sıra üç haneli rakamların görüleceği ve bu durumun ülkemiz için çok önemli bir sorun teşkil edeceği, doğalgaz açısından dünyada rezervlerin çok kısa zamanda 2 misli artması, güçlü talebe karşılık fiyatının uygun olması, Nükleer’de yaşanan sorunlar, kömürün çevre sorunu nedeniyle doğalgazda altın çağ yaşanacağı belirtilmiştir.
Afrika sahrası ve güney asyanın yoğunlukta olduğu 1.3 milyar insanın diğer bir ifade ile dünya nüfusunun %20 sinin elektrik enerjisinin olmadığı, enerji paylaşımı konusunda zengin fakir arasındaki farkın her geçen gün artmakta olduğu, Afrika yaşayan 800 Milyon insanın kullandığı enerjiyi Amerika’da sadece Newyork şehri tek başına kullanmakta olduğu, bu insanların sadece yemeklerini yaparken yaktıkları odun, tezek ve bitkilerin dumanları nedeniyle yakalandıkları solunum hastalıklarından dolayı her yıl 1.2 Milyon insan yaşamlarını kaybetmekte olduğu, Petrol ve doğalgaz yönünden zengin bir Afrika ülkesindeki vatandaşlarının yarısının elektriği yok bu ülkenin enerji satışından elde ettiği gelirin binde 6 sını elektrik enerjisi yatırımına ayırsa bu ülkedeki tüm insanlar elektrik enerjisi kullanabileceği bilgisini verdiler.
Dünya enerji politikalarında bir değişiklik olmazsa önümüzdeki dönemde 6 Santigradderece ısı artışının meydana gelmesi sonucu kutuplardaki buzulların erimesi sonucu deniz su sevilerinde yükselmeler olarak birçok ülke toprakları sular altında kalacak, bitki örtüsü değişecek, birçok canlı yaşamı son bulacağı ve bu sıcaklık artışının yükselişinin önlenmesi için karbon salınımının acilen kontrol altına alınması gerektiği, enerji santraları devreye alındıktan sonra 40-50 yıl işletmede kaldığı, karbon salınımı dikkate alınmadan enerji işletmelerine yapılan yatırımların önümüzdeki yıllarda büyük riskleri de beraberinde getireceği ve bu nedenle Birleşmiş Milletlerin 2 yıl önce Kopenhag’ta daha sonra da Meksika’da toplanarak sıcaklık artışının 2 santigrad derecede sınırlandırılması hususunda prensip kararı almış fakat bunun bağlayıcı olmaması nedeni ile istenilen noktaya gelinememiş, dünya karbon salınımının %50 si sadece Amerika ve Çin’in enerji santrallerinden kaynaklanmakta olduğu, hali hazırdaki enerji işletmelerinin karbon salınımları hedeflenen karbon salınımının %80 karşılamakta olduğu eğer dünya ülkelerinin hep beraber bağlayıcı karar almadıkları takdirde 2017 yılına kadar 2 santigrad derecelik nihai noktanın aşılmış olacağı üzerinde durularak, Enerjinin uzun dönemli düşünmeyi gerektiği ve her ülkenin “başı kendi omuzları üzerinde duran” kendi enerji politikaları olması gerektiği de vurgulanmıştır.
Bilgin AKBAL /Elektrik Yük. Müh.