YOL AYRIMINDAKİ ÜLKE: TÜRKİYE
BESAM Başkanı Mehmet Nuri KAYNAR’IN
“DEĞİŞEN DÜNYA DENGELERİ VE TÜRKİYE’NİN DIŞ POLİTİKASI”
panelinde yaptığı açılış konuşmasının
tam metni:
YOL AYRIMINDAKİ ÜLKE: TÜRKİYE
-Kendi medeniyet projelerimiz olmalıdır-
Sayın Milletvekillerimiz, Kaymakamlarımız, Belediye Başkanlarımız, Rektörlerimiz, Dekanlarımız, Öğretim Üyesi Hocalarımız, Siyasi Parti Temsilcilerimiz, Sivil Toplum Kuruluşları Yöneticilerimiz, Hanımefendiler, Beyefendiler, Kıymetli Misafirlerimiz…
BESAM (BİLGİ, EĞİTİM VE SOSYAL ARAŞTIRMALAR MERKEZİ ) VE DÜNYA BASIN MENSUPLARI DERNEĞİ ile birlikte organize ettiğimiz. “DEĞİŞEN DÜNYA DENGELERİ VE TÜRKİYE’NİN DIŞ POLİTİKASI” Konulu panelimize hoş geldiniz.
Bugün gelinen noktada, Türkiye’nin bölgedeki öneminin gittikçe artığını görmekteyiz. Bunun sinyalleri güncel gelişmelerle de ortaya çıkmaktadır. Yakın gelecekte bölgemizde Türkiyesiz yapılan planların başarıya ulaşmasının mümkün olmayacağı daha iyi anlaşılacaktır. Şartlar/zaman bize böylesine önemli bir ülkü yüklemek için hızla ilerlerken; Türkiye yol ayrımına gelmiştir. Ya tarihi misyonunun gereği olan ülküsüne sahip çıkarak kolları sıvayacaktır. Yâda yakın geçmişte Orta Asya Ülkelerinin dağılma sürecinde kaçırdığı gibi, tarihi bir fırsatı daha kaçıracaktır. Ve dilim varmıyor ama belki de bu son trendir. Eğer Türkiye bu yol ayrımında liderliğe değil de uyduluğa razı olursa? Kendi senaryolarını kendi yazmaz da birilerin senaryosunda oyuncu olmaya razı olursa? Yüzyılın sonunda çok çetrefilli, üniter yapısını dahi tehlikeye sokacak derecede hayati meselelerle karşı karşıya gelebilir.
Eğer, tarihi fırsatların önümüze çıkardığı yol ayrımlarında tembellik ve tedbirsizlikle fırsatları kaçırırsak üzerinde oturduğumuz topraklarda yıkılmış yüzlerce devlet gibi yok olur gideriz. Eğer zamanı doğru okuyup, icaplarını yerine getirmezsek her karış toprağını kan ve ter ile aldığımız, kültürünü ilmek ilmek dokuduğumuz Anadolu’muzu ayağımızın altından çeker alırlar.
Bunun için tarihin engin tecrübesinden yararlanmamız gerekir ki; Dünyanın şu an üzerine kurulduğu dengeleri daha iyi anlayabilelim. Türkiye sahip olduğu birikimiyle Avrupa, Balkanlar, Orta Doğu, Orta Asya, Kafkasya ve hatta Afrika üzerindeki nüfuzu ile tüm dünyanın doğal lideri olmaya namzet büyük bir güçtür. Bugün tüm bölge halklarının huzurlu Osmanlı günlerini hayırla, özlemle anması, Batı emperyalizmine alternatif görebildiği tek çıkış yolu, yeniden Osmanlı Hinterlandın da güçlü, lider bir Türkiye’dir.
Unutmamak gerekir ki; Allah hiçbir kuluna ve millete taşıyacağından fazla yük vermez. Evet, ama geleceği kurgulamak içinde, geçmişi iyi bilmemiz, Dünyadaki dengeleri iyi okumamız gerekir. Bu liderliğe giden yolları bize hediye paketinde getirip sunmayacaklardır. Küresel güçler bu kadere ulaşılmaması için, engellemeye yönelik her türlü hileyi planlamaktadırlar ve elbette planlamaya da devam edecektirler. Dün nasıl atalarımız, Bizans entrikalarını bozdular ise torunları da bugün ve yarın yapılacak hileli hesaplarını kendilerine döndürmeyi başaracaktır. Onların hileli planları varsa Yüce Allah’ın da hesabı vardır. Er veya geç kaderi ilahi tecelli edecektir.
Türkiye kendi öz kaynakları ile güçlenerek gelişebilecek potansiyele sahiptir. Elindeki değerlerini/kaynaklarını güce dönüştürebilmesi için her alanda yetişmiş insanlara ihtiyacı vardır. İnsanlarını eğitmeyi en önemli hedef seçmelidir. Bu konuda seferberlik ilan etmelidir. Her alandaki eğitimli insanlarını yetiştirdikten sonra göreceksiniz ki tüm insanlığın ihtiyacı olan refah ve huzur toplumu olma yolunda projelerini üretebilecek ve uygulayabilecek güce ulaşacaktır. Bununla birlikte kendi medeniyet projelerimiz olmalıdır. Bu bilinci oluşturmalıyız. Eğitim sistemimizin felsefesini, algısını buna yönelik gözden geçirmeliyiz. Çocuklarımıza kendi değerlerinin yüceliğini anlatmalıyız. Bunun yol ve yöntemlerini geliştirmeliyiz.
Bu amaç için; siyasetçilerimiz, bürokratlarımız, okullarımızdaki, üniversitelerimizdeki eğitimcilerimiz, bilim adamlarımız, camilerdeki imamlarımız, sanayicilerimiz, ekonomi ve iş dünyamız, esnafımız, polisimiz, askerimiz, işçimiz, memurumuz, çocuklarımız, gençlerimiz, kadınlarımız, erkeklerimiz, toplumumuzun bütün kesimleri, dini, mezhebi, dili, ırkı ne ve kim olursa olsun hepimizin yapacakları vardır.
Türkiye elbette dünyanın parlayan yıldızıdır. Türkiye’nin; Dünyadaki dengelerde söz sahibi olması için en önemli dayanağı dış gücünü, iç barışından, huzur ortamından alacak olmasıdır. Bunun önemi asla unutulmamalıdır. Halkımız arasında ne adına olursa olsun, ayrımcılık çıkarmaya çalışanların çabalarına asla ve asla müsaade edilmemelidir. Sağduyusu güçlü aziz milletimiz her zaman; art niyetli çevrelerin çabalarını boşa çıkaracak, büyük bir millet olduğunu kanıtlayacaktır.
Bu duygu ve düşüncelerle; Başta, desteklerini hiçbir zaman esirgemeyen kıymetli Bahçelievler Belediye Başkanımız Osman Develioğlu’na, bugün bu toplantıda ufuk olacak bilgiler verecek olan oturum başkanımız Bilgin Akbal ağabeyimize ve konuşmacılarımız kıymetli hocalarımıza çok teşekkür ediyorum. Bu programın bu denli coşkuyla gerçekleşmesinde destek veren kıymetli ağabeyim Dünya Basın Mensupları Derneği Genel Başkanı Muzaffer Tunç’a, hazırlıklarda emeği geçen kardeşlerime ve bu programa katılarak anlam katan siz kıymetli misafirlerimize teşekkür ediyorum. Toplantımızın hayırlara vesile olmasını diliyor, saygılar sunuyorum.